26 Oca 2021
[1] https://www.industryweek.com/technology-and-iiot/article/21129334/what-will-manufacturings-new-normal-be-after-covid19
[2] https://www.zdnet.com/article/the-future-of-the-technology-industry-after-covid-19/
[3] https://www.china-briefing.com/news/how-covid-19-will-transform-china-fresh-food-industry-investment-opportunities/
[4] https://www.ipsos.com/sites/default/files/ct/news/documents/2020-04/earth-day-2020-ipsos.pdf
[5] https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-asia-food/asia-pivots-toward-plants-for-protein-as-coronavirus-stirs-meat-safety-fears-idUSKCN224047
Pek çok uzman, yaşadığımız küresel salgın nedeniyle önümüzdeki aylarda tüm sektörlerde bu dönüşümün gerçekleşeceğine inanıyor[1] [2] [3]. Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın hala evlerinde hapis olduğu ve bir kısmının da "normal hayata" dönmeye başladığı bu dönemde herkes, hayatlarımızın bir daha eskisi gibi olup olamayacağını merak ediyor. Bu değişim bazıları için korkutucu olabilir. Ancak, gerçek şu ki gıda sektörü zaten devamlı bir dönüşüm içinde. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: "Peki gıda sektörü bugün nereye gidiyor?"
Bazıları bitki bazlı ürünlerin yeni normalde tüketiciler açısından önemli bir rol oynayacağına inanıyor. İlk Covid-19 karantinası sırasında IPSOS, dünya çapında 28.000 tüketiciyle görüşmüş ve bunların %79'u, daha sağlıklı ve çevre için daha yararlı alternatifler arayacağını belirtmişti[4]. Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde ise katılımcıların nedeyse %91'i bu konuda hemfikirdi. Niyet, beraberinde büyümeyi getirir. 2018 yılında değeri 10 milyar ABD dolarına ulaşan Çin'in alternatif bitki bazlı et pazarının, 2023'e kadar 12 milyar ABD dolarını görmesi bekleniyor[5].
Peki bitkisel ürün pazarının neden bu kadar hızlı büyümesi bekleniyor? Hayvanlara zulme karşı bir hareket olarak başlayan bitkisel ürün akımı, sonrasında Paul McCartney ve Miley Cyrus gibi pek çok ünlü tarafından da benimsenen bir trend haline geldi. Tüm bunların etkisiyle, şu an Instagram'da "#vegan" etiketiyle 94 milyondan fazla ve "#plantbased" etiketiyle de 28 milyondan fazla gönderinin bulunuyor olması ise şaşılacak bir durum değil. Ama görünen o ki itici güçler de hızlı bir şekilde değişmekte.
Yukarıda bahsettiğimiz IPSOS ve son dönemde gerçekleştirilen diğer anketler, tüketicilerin artık sadece kendileri için iyi olanı değil, gezegenimiz için de sürdürülebilir olan ürünleri tercih ettiğini gösteriyor. Bu da bitki bazlı alternatifleri tam da aradıkları çözüm haline getiriyor.
Fırın ve pastanelerde sunulan bitki bazlı ürün yelpazesi istikrarlı bir biçimde artış gösteriyor. Son 10 yılda ekmekçilik ve pastacılıkta gerçekleşen yeni ürün lansmanlarına baktığımızda, ekmekçilikte yıllık %33, pastacılık ürünlerinde ise yıllık %21'lik inanılmaz bir artış görüyoruz. Özellikle 2019 yılında görülen artış gerçekten kayda değer. The Economist dergisi 2019'u vegan yılı olarak ilan etmekte haklıydı belki de.
Bitki bazlı çözümler daha mı sağlıklı? Tamamen bitkisel besinlerle beslenmek sağlığınızın mükemmel olduğu anlamına gelmese de dengeli ve besin değeri yüksek yiyeceklerle desteklendiği takdirde sağlığınız üzerinde pozitif bir etki yaratacağı kesin. Bu durum, dünya çapında gerçekleştirilen yüzlerce araştırmayla da kanıtlanmış durumda. Bu araştırmalara göre, ortalama Batı diyetleriyle karşılaştırıldığında tam tahıllı ürünler, baklagil, meyve ve sebze gibi bitki bazlı gıdaların tüketimindeki artış ile kalp hastalıkları, tip 2 diyabet, obezite ve diğer sağlık sorunlarının daha az görülmesi arasında bir ilişki bulunuyor[6].
Sürdürülebilirlik açısından ise tüketiciler, bitki bazlı bir beslenme düzenine geçerek sadece kendilerinin ve hayvanların hayatlarını iyileştirmekle kalmayıp, dünyamızı da daha iyi bir yer haline getirdiklerine inanıyor. Bitkisel ürünlere kıyasla hayvansal ürünler, giderek artan bir kaynak tüketimine neden oluyor. Pek çok araştırma ve tahmine göre, hayvansal ürünlerden bitkisel ürünlere geçiş, karbon emisyonlarının, su tüketiminin ve sonu okyanuslarda biten atıkların azaltılmasına önemli ölçüde katkı sağlayabilir[1].
Dünyanın dört bir yanındaki tüketicilerin sağlıklarına ve sürdürülebilirliğe önem verdikleri açık. Ancak bu ilerleme uzun vadede devam edecek mi? Çoğu zaman, sektörde gerçekleşen en etkili değişimler, hem tüketici hem de işletmeler tarafından önceliklendirildiği zaman meydana gelir.
Bunun harika bir örneği, gıda güvenliğini ele alan bir yönetim sistemi ve süreci olan HACCP'dir[8]. On yıllardır meydana gelen ürün toplatmaları ve halktan gelen tepkinin ardından HACCP, uluslararası alanda gıda üreticileri tarafından geniş çapta benimsenmiş ve bir çok hükümet tarafından zorunlu uygulama olarak kabul edilmiştir[9]. Bu girişim en nihayetinde tüketici sağlığı ve hijyenin ilerideki onlarca yıl boyunca giderek iyileşmesini sağlamıştır. 1985 yılında 237 milyon nüfusa sahip olan ABD'de 31.000'den fazla gıda kaynaklı hastalık vakası rapor edilmiştir. 2017 yılında 325 milyon nüfusa sahip olan ülkede rapor edilen vaka sayısı ise 15.000'den az olarak gerçekleşmiştir. Gıda üreticileri insanların hayatlarını kurtarmak için önemli adımlar atmış ve bu çabaları işe yaramıştır.
Şimdi ise pek çok kişi, gıda üreticilerinin hayvanlar için de aynı fedakarlığı gösterip göstermeyeceğini merak ediyor. Peki tüketici sağlığı için? Ya da gezegenimiz için? Yoksa daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı için bu girişimi devam ettirme sorumluluğu tüketicilere mi kalacak?
Gıda sektörü olarak, ürettiğimiz gıdaların sorumluluğunu aldığımızda uzun sürecek bir etki yaratma imkanına sahibiz. Fırıncılar, pastacılar ve çikolatacılar olarak herkesin bitki bazlı gıdalara geçmesini mi bekleyeceğiz yoksa müşterilerimize lezzetli, sağlıklı ve sürdürülebilir ürünler sunmak için proaktif adımlar mı atacağız?
Fırın ürünleri yapımında tereyağını, yumurtayı ve sütü alternatifleriyle değiştirmek pek kolay olmayabilir. Size bu konuda yardımcı olmak için en iyi bitki bazlı ekmekçilik, pastacılık ve çikolata çözümlerimizi bir araya getirdik:
Bu ürünlerin nasıl kullanıldığını görmek isterseniz, ustalarımızın elinden çıkan ilham verici vegan tarifleri burada bulabilirsiniz: